Şair İsmet Özel, adeta bir manifesto niteliğindeki “inşallah bir daha yazılmaz” dediğimiz AMENTÛ’de haykırmış:
…
Ezan sesi duyulmuyor,
Haç dikilmiş minbere.
Kâfir Yunan bayrak asmış,
Camilere, her yere.
…
Onu, 1974 yılında bu dizeleri yazmaya itense; Kur’an-ı elinden alınmış, ibadetine suç gözüyle bakılmış bir millete, minarelerden yükselen “Tanrı uludur, Tanrı uludur…” sesini senelerce dinlemenin yaşattığı travmaydı muhtemelen.
Millî Mücadeleyi, Kurtuluş Savaşı’nı imkânı olmasa da sarsılmaz imanıyla zaferle taçlandıran bu millet, o zaferin üzerine çöreklenen CHP zihniyetinin temsilcileri eliyle, temsilcileri olmasa da devlete yükledikleri kodlar üzerinden, Necip Fazıl’ın SAKARYA şiirinde betimlediği gibi;
“Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!” olarak yaşatıldı yaşamaya mahkûm edildi senelerce.
O kodların sökülüp atılacağına olan umutların her yükselişinde ise bir yerden patlak verdi hep.
Kimi zaman darbelerle, kimi zaman cuntalarla, kimi zaman muhtıralarla…
En son da 250’yi aşkın şehit binlerce yaralı verdiğimiz 15 Temmuz hain darbe girişimiyle karabulutlar çöktü umutların üzerine.
Anlaşılan o ki; bu zihniyetin bütün kalıntıları, bütün tortuları bu topraklardan tamamen temizlenmeden, bu toprakları vatan yapan şehit ve gazilerin aziz hatıralarını inciten sapkınlıklara tanık olmaktan kurtulamayacağız.
2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde İstanbul ve Ankara gibi iki önemli Büyükşehir’i kazanan, 2024 seçimlerinde bu Büyükşehirlerin yanında birçok büyükşehir ve o şehirlerin ilçelerinde yönetimi ele geçiren CHP’nin, yönettikleri belediyelerin kahir ekseriyetinde toplumun temel değerleriyle, inancıyla, ahlaki hassasiyetleriyle çatışan eylemlerinden biri de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda sahnelendi.
Batı toplumunda bile kabul görmeyen, birçok batılı devlet tarafından yasal önlemlerle yayılımı durdurulmaya çalışılan LGBT gibi sapkın eğilimleri özendirici etkinliklere bile imza atıldı.
23 Nisan, TBMM’nin açılışı ve Millet egemenliğinin hayata geçirilişi münasebetiyle “bağımsızlığın meşalesi” kabul edilip, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bağımsızlık meşalesini sonsuza kadar taşıyacak çocuklarımıza ve dünya çocuklarına armağan edilmiş.
Ve 23 Nisan 1920 günü, bundan tam 105 yıl önce TBMM dualarla açılmış.
İşte 105 yıl önce dualarla yapılan o açılışı kutlamak için ülkenin dört bir yanında etkinlikler düzenlenirken CHP yönetimindeki belediyelerde ne o TBMM’nin açılış gününün ruhuna ne bağımsızlık mücadelesinin hamuru olan bu milletin ruhuna uygun olmayan etkinlikler düzenlendi.
Mesela; 2024 seçimlerinde yıllar sonra CHP yönetimine geçen Balıkesir’in Altıeylül Belediyesi, Asuva Park’ta düzenlediği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliğinde, yarı çıplak kadın bedeniyle “direk dansı” gösterisi izletti Balıkesirli’ye.
Hani 1. Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesinde, düşmana karşı Çanakkale’yi geçilmez kılan iman gücüyle 215 kg ağırlığındaki mermiyi sırtlayan Seyid Onbaşı’nın hemşerileri olan Balıkesir’ye.
Seyit Onbaşı’ya 215 kiloluk o mermiyi, bir gün birileri onun ve onun gibi imkânı olmasa da imanıyla cephede gözünü kırpmadan öne atılan kahramanların savaştığı tek dişi kalmış canavarın “kültür ve ahlakını” kanla sulanmış bu topraklarda yaşatsınlar ve yaysınlar diye mi taşıdı?
Bu bir fragman aslında.
Bu zihniyetin, CHP zihniyetinin, bu toprakları vatan yapan şehitlerin kanı üzerinde, onları şehit eden “tek dişi kalmış canavarın” kültürünü ve değerlerini bu millete nasıl zerk edeceğinin, bu topraklarda nasıl yayacağının ve sıradanlaştıracağının küçük bir fragmanı.
Çünkü CHP, o tek dişi kalmış canavarın, bu topraklar fiziken bağımsızlığa kavuşsa da sosyo-kültürel olarak kendi hegemonyası altında kalması için diktiği jandarma, bu hegemonyanın bekçisidir.
Merhum şair Abdürrahim Karakoç o yüzden;
Mıgırdıç'ı sever de Osman'ı sevmez zındık
İti-domuzu sever, insanı sevmez zındık
İster ki diz üstüne çökertilsin Türkiye
Ekmeğini yer amma vatanı sevmez zındık.
diye isyan etmemiş miydi!
Bu zihniyet, bu topraklarda her sapkın eğilimin bekçiliğine soyunan bu anlayış, yeri geldi zangoçluğa bile soyunmadı mı sanki…
Bu zihniyet bu topraklarda nefes aldığı sürece yeni İsmet Özel’lerin yeni AMENTÛ’lar yazacağı muhakkak da Allah yeni Mehmet Akif’lere muhtaç edip yeni İstiklal Marşı yazdırmasın.