Mehmet Boynukalın hoca yazmış…
Rakamları nereden aldı bilemiyorum…
Tablo şu: İsrail ordusunda, Türk vatandaşlığı bulunan 10 bin asker var, bunların 4 bini fiilen Gazze’deki soykırıma katılmış ve 65 tanesi ölmüş!
Ölenlere Allah’tan bol zahmet ve azap diliyorum.
Geride kalanların da en kısa zamanda Hamas tarafından telef edilmesini arzu ediyorum.
Bu kadar mı sertsin?
Evet bu kadar sertim.
Sen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacaksın, bu Müslüman ülkenin bütün haklarından vatandaş olarak yararlanacaksın, servet sahibi olacaksın, çalışacaksın, yiyip içeceksin, sonra kalkıp İsrail ordusunda asker olup soykırıma katılacaksın, sonra da kimse sana sesini çıkarmayacak öyle mi?
Müslüman Türkleri aptal yerine koyup utanmadan bir de X'te yaptığın rezillikleri yayınlayacaksın!
Görmedik mi? Gördük özellikle birkaç hesap vardı geçmiş haftalarda İsrail’den poz atıyordu bu insanlık düşmanları!
Rakamların bir önemi yok. İster şu kadar kişi ister bu kadar kişi!
Mehmet Hocanın verdiği rakamlar bir yana sosyal medyada çeşitli hesaplardan Gazze’de yaptıkları rezillikleri ifşa eden Yahudi vatandaşları gördük!
Eğer bunlar bizlerin sinirlerini bozmak için Mossad tarafından üretilen bot hesaplar değilse!
Mehmet Hoca aklı başında bir ilim adamı.
Durduk yere kafasından rakam uyduracak birisi değil.
Muhakkak bir güvenilir kaynaktan temin etmiştir.
DEVLETİMİZ NE YAPIYOR BU SÜREÇTE?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti aciz bir devlet değil.
Eskisinden çok daha güçlü…
Savunma sanayii, istihbaratı, dış işleri tıkır tıkır çalışıyor.
İstihbaratın bu kişileri takibe almış olduğunu düşünüyorum.
Şimdi yapılacak iş bunlar ülkeye döndüklerinde soykırım suçuyla yargılanmalı.
Fiili bizzat işleyip işlemediklerinin hiçbir önemi yok.
Devletlerin orduları bir bütündür.
Buradan giden çifte vatandaş orada kışlada patates bile soysa soykırım suçuna iştirak etmiş sayılır.
Devletimizin yargı organlarından bu insanlıktan çıkmış mahlukların yargılanmalarını istiyoruz.
Somut adım bekliyoruz.
Bilirim devlet sabırlıdır, zamanını bekler her şeyin ama ülke, siyaset ve devlet olarak Gazze konusunda yeterince hassas isek, siyasi söylemlerimizle İsrail’e karşı olduğumuzu bas bas bağırıyorsak, bunlar lafta kalmamalı, icraate dökülmeli.
Akis taktirde başka İslam ülkelerini ve liderlerini suçlayacak yüzümüz kalmaz.
Bu bir insanlık ayıbıdır.
İsrail’e kürsülerden böğüm böğüm böğürerek laf yetiştirmek çare değil.
Yaptırım bekliyoruz.
Adamlar zaten kimi takıyor, kimi ciddiye alıyorlar ki o bizim böğürmelerimizi ciddiye alsınlar?
Bütün dünyanın gözü önünde bir halk katlediliyor.
Kimsenin kılını kıpırdattığı yok!
Hele hele Suudi Arabistan vb ülkeler tamamıyla İsrail’in yörüngesindeler.
Sadece batıya akan petrolü kesseler belki ABD İsrail’e dur demek zorunda kalacak.
Yine hakkını yemeyelim en güçlü ses Türkiye’den çıkıyor ama bağırıp çağırmakla bir yere varılamayacağı açık!
İsrail’le yaptığımız kaç anlaşma askıya alındı merak ediyorum!
Soykırımı durdurana kadar seni bir devlet olarak tanımıyoruz diyebildik mi?
Ben duymadım, görmedim…
KİMSE REEL POLİTİKTEN BAHSETMESİN!
İsrail söz konusu olduğunda dili kıçına kaçan akademisyenlerimiz, gazetecilerimiz, siyasetçilerimiz var.
Türkiye’nin İsrail’e yeterli yaptırımda bulunmadığını bir TV programında dile getirdiğimizde hepsi üzerimize çullandılar.
O olaydan bir hafta sonra Sayın Hakan Fidan çıktı öyle bir açıklama yaptı ki hepsi sus pus oluverdiler.
Çünkü kraldan çok kralcılar.
Siyasetçi, devlet adamı açıklama yapmadan kıllarını kıpırdatmıyorlar, konuşmaya da korkuyorlar!
Refüze ediliriz korkusu var.
Sen eleştirini kibarca yap, bildiğini ortaya koy.
Yıkıcı olma tabii ki, yapıcı ol, fikrini de söylemekten çekinme!
Hele hele de toplumun aydın zümresini teşkil ediyorsan ve kamuoyu oluşturma gücün varsa!
Medya bizde iktidar ya da muhalefet merkezlerine ayarlı.
Oradan icazet almadan kelam etmek yürek istiyor.
Ekranda neyi konuşup konuşmayacağınıza bir takım merkezler karar veriyor.
35 senedir ülkenin gündemini takip ediyorum.
Çok erken yaşlarda başladım bu işlere…
Yaşıtlarım top sahalarında rövaşata atarken ben koltuğumun altında dergilerle kitaplarla geziyordum.
İlk defa böyle tuhaf bir döneme tevafuk ettik.
Türkiye’de muhafazakârların iktidarda olmadıkları dönemde kendi medya kanalları daha özgürdü.
Şimdi iktidara ve muhalefete yakın kanalların hepsi ayrı ayrı inceleme konusu!
GAZZE BİZİM NAMUSUMUZDUR!
Gazze, Müslüman Türk milletinin namusudur.
O topraklar çok değil 150 sene evvel bizim himayemizde idi.
Hepsi bizim din kardeşimiz.
Aynı ırktan olup olmamamızın hiçbir önemi yok.
Bosna’da soykırım devam ederken de bizler Bosna Bosna diye göz yaşı döküyorduk, Doğu Türkistan için de göz yaşı döküyoruz, Gazze için de…
Çanakkale şehitliğine gidin, orada mezar taşlarında Gazze yazan şühedayı göreceksiniz.
“Efendim Araplar bize ihanet ettiler, bize ne Gazze’den” diyen bazı kansız tipler var…
Siyonist tencerede pişirilmiş Kemalist hezeyanlar öylesine korkunç bir ırkçılığı tetikledi ki, İngiliz’e duyulmayan nefret bugün Araba duyuluyor.
Şerif Hüseyin birlikleri ve birkaç Arap liderin ihaneti dışında Arapların Türklere herhangi bir ihaneti söz konusu değil!
Resmi tarih kucak dolusu yalanı insanların üzerine boca edince ortaya böyle arızalı tipler çıkıyor.
Oysa zulüm zulümdür, ister Araba, ister Türk’e yapılsın…
Bu kadar mı insanlıktan çıktınız?
Hadi diyelim ki dedesi bize ihanet etmiş olsun, kundaktaki bebeğin bunda ne suçu var?
Böyle aptalca hezeyanlar Türkiye’de Siyonizm’in kanlı tezgahlarında üretilip servis ediliyor…
Anlayan tabi…
OSMANLI NEDEN PARÇALANDI?
Osmanlı’nın kendi iç meseleleri bir yana yabancı güçlerin en büyük beklentisi Osmanlı toplumunu kendi içinde kavga ettirerek, birbirine düşürerek, ırkçılığı, mezhepçiliği, ayrımcılığı yayarak imparatorluğu hızlıca tasfiye etmekti.
İngilizler burada büyük rol oynadılar.
Siyonistler de boş durmadılar…
Selanik ve çevresi kazan gibi kaynadı yıllarca…
En sonunda Balfour deklarasyonu ile İngilizlerden istediklerini aldılar!
Tanzimat’a ve Meşrutiyete bakıyorsun,
Tam bir rezalet…
Yabancılar,
Önce içeriden bir takım paşaları devşirdiler…
Kendilerine kul ettiler adeta…
Tanzimat döneminde bürokrasiye atamalar yapılacakken İngiliz büyükelçiliğinden icazet alan tipler türemeye başladı.
Daha sonra bu tipler İttihat ve Terakki’nin bir kolunu oluşturarak etkinliklerini devam ettirdiler.
Bugün İngilizlere, “bizi yalnız bıraktınız” diyen parti genel başkanı işte bunların torunları.
Tanzimat’tan bu yana bu toprakların kaderini içimizdeki yerli yabancılar, batı aşığı köle zihniyetliler, maskelerle dolaşan azınlık unsurları belirliyor.
Tabii ki bu zihniyetin umurunda olmaz Gazze.
Hiç olmazsa bizden bildiklerimiz gereken hassasiyeti gösterseler ve Gazze konusunda esaslı adımlar atsalar!