Cumartesi sabahı 09’da evden çıktım pazar 01.00 gibi eve girdim. Yaklaşık 15 saat Beşiktaş ile geçti ve belki tarihin en kaotik günlerinden birine tanıklık ettim.

Müsaadenizle düşüncelerimi paylaşacağım;

Divan Kurulu Beşiktaş’ın senatosudur. Ya da öyle olmalıydı. Camiaya ve yönetime vizyon ve istikamet çizmede önder olmalıydı. Maalesef divan toplantıları “mali kongre/hesaplaşmalara” dönüştü. Vasfı ve niteliğini kaybetti. Bugün yaşananlar deyim yerindeyse tüy dikti.

Kabul edelim Beşiktaş’ın son başkanları birbiriyle “husumetli!” Yani artık “hasım!” Dolayısıyla bulundukları ortamda saygı ve nezaket beklemek saflık olur. Her toplantıda buna tanık oluyoruz.

Divan özelinde gerilim sabah ilk karşılaşmada yaşandı. Yamantürk-Arat geriliminin kökeni orası. Divanda eski başkanlara öncelikli söz hakkı verilebilirdi. Son sıralara atmak şık olmadı. Laf atmayla başlayan süreç fiili saldırıyla sonuçlandı. Mali kongrede parmak sallamanın finali maalesef böyle oldu.

Bu noktadan sonra hafızalardan bu görüntüleri silemezsiniz. Camianın en önemli toplantısı yarıda kaldı. Sorumlu aramak anlamsız ama karşılıklı disiplin sürecinin işleyeceği aşikar. Bu yara kanamaya devam edecek.

GELELİM TAKIMA

Maalesef defanstaki 5 oyuncunun sakatlık ve kart cezalısı olması takım planını bozdu. Üstüne üstlük Solskajer kurguyu da bozunca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Hoca oyuncuları savunuyor ama sistemin tıkandığının farkında. “Çok kibar oynuyoruz” deyip “Roy Keane ve Gattuso olsa” demesi nezaket. Ve maalesef Chamberlain ısrarı onu başarısızlığa mahkum ediyor. Kadro dışı gibi radikal kararları benimsemediğini ifade etti. Ve ekledi: En büyük ceza yedek kulübesinde oturtmaktır. Ama bence kadrodakiler bu mesajı anlamıyor.

TRİBÜNLERİN LİDERİ YOK

Maç sonu yaşananlara ayrı parantez açıyorum. Öncelikle Beşiktaş tribünlerinin takımı/oyunu protesto etmesi sorunlu. Tribünlerde liderlik-abilik yapacak otorite yok. Son beş maçtır futbolcular muhatap bulamıyor. Kasımpaşa maçı dahil cılız protestolarda futbolcular iki forma verip gitti.

Aynı sorun bu akşam yaşandı. Önce Soljkaer, ardından kaptanlar sonra tüm takım yönetim adına Uğur Fora ile tribünlere geldi. Sağlıklı bir iletişim olmadı. Eski tribüncüler olsa çıkar çat çat hesap sorardı. Protestonun amacına ulaştığını düşünmüyorum. Çünkü o sırada protesto sloganları ve besteler birbirine girdi.

Halbuki sorulacak tek soru vardı:
Neden oynamıyorsunuz? 

“Kalan 7 maçı kazanamazsanız bu takımdan gidin!” denilebilirdi.

Futbolcuların anlamsız bakışlarından bir şey anlamadıkları belliydi.

Velhasıl Beşiktaş adına sabahtan gece yarısına kadar kaotik ve kara bir gün yaşandı. Taraflar konuştukça ve yeni olaylarla bunun artçı dalgaları olacak.

Allah Beşiktaş ve Beşiktaşlıların yardımcısı olsun!