İnsanlık tarihi boyunca maddi ve manevi değerler hep var olmuştur. Bu değerlerin çoğu toplumun ortak mirası olarak varlığını günümüze değin devam ettirmektedir. Bu değerler bütün toplumlarda aynı anlam taşımaktadır. İnsanlığın birçok ortak değeri, çeşitli sembollerle ifade edilmiş, hafızalarda yerleşmiştir.
Bundan mütevellit bu değerler ve semboller ‘’evrensel değerler’’ olarak adlandırılıyor. Bunların birkaçını sayacak olursak…
Beyaz (barış) güvercin, sonsuzluk işareti, gökkuşağı, zeytin dalı, adalet terazisi…
Evet, adalet terazisi…
İnsanlığın, kapitalist dünya görüşüne esir edildiği son birkaç yüzyılda en çok ihtiyacımız olan şeyin, adaletin sembolü…
Bu haftaki yazımızda; bütün dünyada varlığı ve anlamı gün geçtikçe daha fazla anlam kazanan ancak anlamıyla çelişki halinde bulunan ‘adalet terazisini’ ele alacağız.
Bazı kelimelerin, objelerin ve en önemlisi değerlerin sadece sözde değil, işleyişte olacağı bir dünya…
Evet! Belki de bazı değerler sadece isim olarak kaldı yer yüzünde. Ancak bizler her zaman şunu unutmadan yaşamalıyız ki, iyilik ve kardeşlik kurtaracak dünyayı.
Mavi ve yeşilin yerini ‘kırmızı’ almadan, sen-ben demeden, biz demeye başlayınca ve en önemlisi aynı gökyüzü altında; ırk, renk, cinsiyet, soy, sınıf, mezhep, ayrımı yapmadan kardeşçe bir arada yaşamanın güzelliğinin farkına varınca anlam kazanacak olan adalet terazisi…
ADALET TERAZİSİNİN KÖKENİ
Themis, Yunan mitolojisinde adalet ve düzen tanrıçasıydı.
Öfkeli ve cezalandırıcı değil, tam tersine yasa ve kuralın kendisiydi. Ama gelip geçici bir yasa değil; hem tanrılar hem de insanlar dünyasında değişmez ve evrensel yasaydı.
Ona yeteri kadar saygı gösterilmediğinde veya adaletsizlik yapıldığında dahi, sessiz kalmayı tercih ederdi.
Themis, bilgin ve aynı zamanda kâhindi.
İlk dönemlerde tam zıddı özellikler taşıdığı Eris ile beraber ve benzer şekilde resmedildi ve anıldı.
Ancak daha sonraki dönemlerde günümüze kadar ulaşmış olan ‘gözleri bağlı, bir elinde kılıç, diğer elinde terazi, ayağının altında bir yılan, bekar ve bakire bir kadın’ olarak devam ettirdi varlığını adalet terazisi…
SEMBOLLERİN DİLİ
Adalet terazisi sembolünde bulunan çeşitli ögelerin her birinin; göz bağının, terazinin, kılıcın, yılanın ve gözü bağlı kadının ayrı bir anlamı ve mesajı var.
Bu anlamları ve mesajları kısaca şöyle açıklayalım:
GÖZ BAĞI: Tarafsızlığı ve adaletin ‘kör’ olması gerektiğini simgeler. Hakimler ve yargının, tarafların kim olduğunu, sosyal statüsünü ve gücünü dikkate almadan adil bir şekilde yargılama yapmasını simgeler.
Yargının nezdinde tarafların kim olduğundan ziyade, suçun kim tarafından işlendiği dikkate alınmalıdır.
Dağdaki çoban ile meclisteki vekil aynı şartlarda yargılanmalı.
Hiçbir statü ve güç yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının önüne geçmemelidir.
Bağımsızlığını kaybeden yargı ülkenin felaketidir çünkü.
Hepimiz biliriz ki insanları yaşadığı yere bağlayan en önemli etken adalettir.
Adalet ise en güzel yargının tarafsızlığı ile sağlanır.
TERAZİ: Adil yargılamayı ve her iki taraf arasındaki dengeyi temsil eder.
Sanıyorum ki en önemli sembol, terazi sembolü.
Malumunuz, her avukatın masasında, her mahkemenin girişinde görüyoruz onu.
Terazinin her iki kefesine de eşit vicdan ekleyerek davaların görülmesi aslında tüm mesele.
Yüce devletimizin en önemli organı olan yargılamanın olmazsa olmaz parçası adalet terazisi.
Dileriz ki hiçbir güç bu terazinin herhangi bir kefesinde taraf olmaz.
KILIÇ: Güç ve adaletin uygulama yetkisini temsil eder.
Hiçbir suç ve suçlunun cezasız kalmaması gerektiğinin sembolüdür. Güçlünün değil, haklının kılıcı galip gelir.
Yüce yargımızın da her daim adalet kılıcının keskin olmasını diliyoruz.
YILAN: Heykelin bir ayağının altında yılan figürü yer alır. Bu yılan ise toplum içinde var olan kötülüklerin her zaman yok edilmeye mahkum olduğunu, adaletin her zaman kötülükle mücadale halinde olduğunu simgeler.
GÖZLERİ KAPALI KADIN: Adaletin gözleri bağlı, ancak vicdanı kör değildir; olmamalıdır da.
Themis’in bakire ve zarif bir kadın olarak resmedilmesinin altında önemli mesajlar yatar.
Bakire olması bağımsızlığı vurgularken, elbisesi korkusuzluğunu, zarifliği yargının çok hassas, ancak her koşulda güçlü durmasını simgeler.
Evrensel yargı değerlerinde kadınların aslında toplum için ne kadar önemli olduğu da vurgulanmıştır.
Yargı devlet için ne kadar elzem bir ihtiyaçsa, toplum için de kadın o derece önemlidir.
Gördüğünüz gibi, insan ve toplum için belki en gerekli değer ve ölçü durumundaki adalet bir kadınla sembolize ediliyor.
Bu noktada sormak gerek: Neden bir kadınla?
Çünkü kadın, sadece toplumu inşa eden temel taş değildir.
O aynı zamanda dengenin, ölçülülüğün, mantığın ve haliyle adaletin kaynağı ve kendisidir.
Kadınların layık oldukları yeri bulduğu toplumların, adalette de en yüksek düzeyi yakaladığı kaçımızın dikkatini çekiyor?
“Kadınsız”, yani kadının baskılandığı, türlü nedenlerle ikincil konuma itildiği toplumlarda adaletin de geri planda kalması bir başka katı gerçek.
Adalet yalnızca mahkeme salonlarında aranmamalı; her bireyin zihninde ve vicdanında da birer “adalet ölçüsü” bulunmalı.