Gündem

Taliban’da Kadının Adı Yok: Kırbaç ve Silaha Başkaldıran Afgan Kadınlar

Abone Ol

Hürriyet Gazetesi muhabiri Fevzi Kızılkoyun, foto muhabiri Selçuk Şamiloğlu ile birlikte Afganistan’dan geçtikleri haberlerin öykülerini Samimi Haber Genel Yayın Koordinatörü Merve Şişman'a anlattı.

Taliban’ın 20 yıl sonra Afganistan’a geri dönmesi, karanlık bir geleceğin beklediği Afgan
kadınlarını da dünya gündemine taşıdı. Taliban’ın gelişi ve kurallarının devreye girmesi, ülkede
yeni bir hayatın başlangıcı oldu. Kadının adının olmadığı yeni “hayatta”, kadınların isyanına,
gördükleri şiddete ve alınlarına dayanan ağır silahlara rağmen “isyanlarına” tanıklık ettik. Afgan
kadınlarını bekleyen karanlık geleceği Gazeteci Fevzi Kızılkoyun anlatmadan önce Afganistan’a yaptıkları macera dolu yolculuktan başlıyor.


Taliban ile 38 Saat


Hürriyet Gazetesi adına Afganistan’a doğru yolculuğa başlarken kendimizi büyük bir maceranın
içinde bulduk. Türkiye’den Pakistan’a, oradan da 6 saatlik bir kara yolculuğunun ardından
Pakistan-Afganistan sınır kapısı Torkham’a geçtik. Toz, toprak içinde, 40 derecelik sıcağın
altında yaklaşık 3 saatlik bir bekleyişin ardından sınır kapısından geçerek Afganistan’a adım
attık. Başkent Kabil’e gitmek için çıktığımız yolculuk 150 kilometre sonra Celalabad kentinde
son buldu. Celalabad girişinde aracımız ağır silahlı Taliban güçlerince durduruldu ve beklemeye
alındık. Komutanlarının talimatıyla gözaltına alınarak, Taliban karargahına götürüldük. Burada
farklı farklı Taliban komutanlarınca, Afganistan büyükelçiliğinde aldığımız vize ve görev
yazılarımız yanımızda olmasına rağmen sorguya alındık. Gazeteci olduğumuza ikna olduktan
sonra ise bizi karargâhta farklı farklı odalara aldılar. Aynı zamanda telefon ve iletişim
araçlarımıza el koydular. Geceyi, 4’er kişinin daha kaldığı farklı odalarda geçirdikten sonra
sabah tercüman eşliğinde yine farklı odalarda sorguya alındık. Taliban karargâhında bize göre
gözaltında, onlara göre ise “misafir” olarak tutulduktan 38 saat sonra serbest bırakıldık.


Kadının Adı Yok


Kabil’e adım attığımızda ise tüm kenti “Taliban korkusu” sarmıştı. Kabil’in her caddesinde, her sokağında, adım attığımız her yerde karşımıza ağır silahlı Taliban güçleri çıkıyordu. Ülkede yeni bir hayat başlamış, Taliban’ın kuralları devreye girmişti. Taliban şehre ayak bastığı anda “kadının adı” Kabil’den silinmişti. Kadınlar sokaktan, iş hayatından çekilmiş; ihtiyaçlarını karşılamak için çarşı pazara çıkan az sayıdaki kadın ise kapanmış, çoğu burka giymeye başlamıştı. Kabil’de birçok sokak ve caddedeki binaların duvarlarındaki rengarenk genç kız ve kadın fotoğrafları karartılıyordu. Başta kadınlar olmak üzere duvarlardaki insan figürlü resim ve fotoğrafların üzeri beyaz boya ile kapatılmaya başlanmıştı. Taliban yönetiminde kadınların hayattan çekilerek eve kapanma zamanı gelmişti. Sinema ve tiyatro salonunun olmadığı, güzellik merkezlerinin mühürlendiği, gelin ile damadın bile ayrı mekânlarda oturduğu, müziğin yasak olduğu düğünler geri gelmişti. Afgan kadınları, genç kızları, kız çocukları kendilerini bekleyen karanlık bir gelecekle baş başaydı.


Kabil’de 50 Cesur Kadın

Kabil’de geçirdiğimiz 13 günde, erkeklerin ve çocukların yoğunlukta olduğu çarşı-pazarlarda kadın görmek çok nadir rastlanan bir durumdu. Sokağa çıkan kadınların çoğu burka giyerken, sadece başına eşarp türevleri takanlar veya dışarıya yöresel kıyafetleriyle çıkanlar bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdı. İşte böyle bir ortamda Afganistan’da kadınların Taliban’a karşı eylem yapacağını duyunca çok şaşırdık. Büyük korku ve endişenin hâkim olduğu, herkesin Taliban’dan köşe bucak kaçtığı, evlerine çekildiği bir ortamda kadınların eylem yapacak olması inanılır gibi değildi. Ama 50 cesur Afgan kadını Taliban’a başkaldırıyordu. Saçlarının yarısını açıkta bırakan eşarplar takan, boyunlarına mor şallar bağlayan makyajlı, güneş gözlüklü Afgan kadınlar, ellerinde güllerle pankartlar açıp sloganlar atarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürüyordu. Başta ABD olmak üzere devletlerin, orduların, askerlerin baş edemediği Taliban’a “50 Cesur Kadın” karşı koyuyordu.


Kırbaçlandılar, Başlarına Silah Dayandı


“Taliban’dan korkmuyoruz” diyerek Taliban’ın eli silahlı adamlarının şaşkın bakışları altında yürüyen kadınlar, “Taliban Taliban, hükümet kadınsız olmaz, kadın olmazsa sizi tanımıyoruz”; “Kadınlara laf söyleyemezsiniz, hukuk okuduk, tıp okuduk, iktisat okuduk. Bizi evde tutamazsınız”; “Özgürlüğümüzü, haklarımızı, işimizi istiyoruz”; “Tek cinsiyetçi, kadınsız hükümet olmaz”; “Ölene kadar teslim olmayacağız”; “Kararlıyız, haklarımızı alacağız”, “Kadın hakları olmadan meşruiyetiniz olmaz Taliban” sloganları atıyordu. Ve o kadınların önü, ağır silahlı Talibanlar ve onlar tarafından yola yerleştirilen demir bariyerlerle kapandı. Başta biz olmak üzere uluslararası medyanın gözü önünde Taliban’ın ağır silahlı özel birliği olan Bedri 313 ekipleri kadınlara silah doğrulttu ve göz yaşartıcı gaz bombası attı. Kadınları kırbaçlamaya başladı. Kırbaçlanan, yerde sürüklenen, yaralanan ve ağır silahların namluları kendilerine çevrilen kadınlar, “Korkmuyoruz” diyerek haykırıyordu. Bu 50 cesur kadının başkaldırısı gözaltı ile son buldu. Başta Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan’ın Karabağ gibi sayısız savaş bölgesinde görev almış bir gazeteci olarak, gelecekleri çalınan bu kadınların direnişlerinin önünde “büyük bir saygıyla” eğiliyorum.