Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak’ta konuk olduğu UTV kanalında Türkiye-Irak ilişkileri ve bölgesel gelişmelere ilişkin önemli mesajlar verdi.
Türkiye-Irak ilişkileri hakkında konuşan Fidan; ''Geçen sene Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi nitelikteki ziyarette biliyorsunuz 27 tane anlaşma imzalamıştık. Biz bu anlaşmayı imzaladıktan sonra yüksek düzeyli, orta düzeyli, alt düzeyli onlarca toplantı yapıldı. Su projeleri, enerji projeleri, güvenlikle ilgili, ticaretle ilgili, kalkınma yoluyla ilgili. Yani gerçekten hem Sayın Sudani, hem Dışişleri Bakanı Sayın Fuad Bey gerçekten çok ciddi çalışıyorlar. Türkiye tarafında da komisyonlar kurulmuş durumda. Bu komisyonlar meseleleri profesyonel bir şekilde çalışıyorlar. Bir ortak stratejik planlama grubumuz var. Bunun altında bütün meseleleri görüşüyoruz. Enerjiden tarıma, tarımdan sulamaya, sulamadan ulaştırmaya varana kadar birçok konu var. Çok profesyonel çalışıyoruz. Her iki ülkenin de menfaatine olacak şekilde iyi gidiyor. Diğer taraftan Türkiye açısından baktığımız zaman, yani Irak'ta sorun nedir diye sorduğunuzda az önce saydığım iş birliği alanlarına ilaveten tabii terörle mücadele meselesi var. Biliyorsunuz PKK Türkiye'yi tehdit eden bir terör örgütü. Ama Türkiye'de PKK'nın bir etkinliği yok ama Irak'ta birçok toprağı işgal etmiş durumda, başta Sincar olmak üzere. Şimdi tabii Irak Hükümetinin PKK'ya yönelik belli tedbirleri geliştirmesi hem kendi güvenliği için önemli hem bölgesel güvenlik için önemli. Irak'ın mezhepler arası bir vekalet savaşına dönen bir yer olması da hiç kimsenin menfaatine değil. Bunun da bir olgunlukla aşılması ve Irak'ın istikrara kavuşması gerekiyor. Irak bütün Iraklılarındır; ister Şii olsun, ister Sünni olsun, ister Türkmen, ister Kürt, ister Yezidi olsun, bütün Iraklılara aittir ve biz Sayın Sude'nin bu politikasını destekliyoruz. Ama tabii son yıllarda ortaya çıkan bazı çatışmalar, anlaşmazlıklar bazı duyguları hâlâ besliyor” dedi.
''IRAK'IN EVLATLARI PKK'YI TEMİZLEYECEKTİR''
Bakan Fidan, PKK’nın silah bırakma gelişmelerine yönelik, “Bizim aramızdaki iş birliği mekanizması son yıllarda gerçekten gelişti, güvenliğe dayalı. Irak artık Türkiye'yle hem savunma sanayinde iş birliğine biz kendi pazarımızı ve yeteneklerimizi Irak'a da açmış durumdayız. Bu stratejik kararı Cumhurbaşkanımız aldı; savunma sanayine, Millî Savunma Bakanlığına, diğer güvenlikle ilgili kurumlara Irak'a yardımcısı olması yönünde talimat verildi. Ama diğer taraftan tabii Irak'la terörle mücadelede geldiğimiz noktada Irak, DEAŞ'la nasıl mücadele ettiyse bizim beklentimiz PKK'yla da aynı mücadelenin verilmesi. Ama şu anda geldiğimiz noktada, ilk önce PKK'nın hukuki olarak bir tehdit olarak tanımlanması noktasında atılmış bir adım var. Biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Umarız Irak'ın topraklarını işgal eden gerek Kürt bölgesinde gerek Arap bölgesindeki PKK'ya karşı Irak Hükümeti, ben inanıyorum Irak vatanseverleri gerekli mücadeleyi verecektir. Nereden emir aldığı belli olmayan birçok uluslararası örgütle yatıp kalkan bu terör örgütünün Irak topraklarından temizlenmesini nasıl DEAŞ'ı temizlediyse, Irak'ın evlatları PKK'yı da temizleyecektir. Ama bunu yapmazlarsa dediğim gibi zarar Irak'a, bana değil. Ben kendimde olan kısmını çok şükür mücadele ederek halletmişim ama Irak'la olan kısmını kim halledecek? Bazıları maalesef şöyle düşünüyorlar; Bu terör örgütü Türkiye için kuruldu, biz bırakalım savaşsın diye. Bu yanlış bir düşünce. Dediğim gibi yani bizde bir şey yok, zararı Irak'a veriyor. Silah kaçakçılığı var, eroin kaçakçılığı var, gümrükleri rüşvetle bağlamış durumdalar. Zorla insanları askere alıyorlar ve kontrolsüz silahlı gruplar. Yapılan son çağrı sonrası umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak'ta, hem Türkiye'de, hem Suriye'de hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder” ifadelerini kullandı.
''IRAK'TAKİ GRUPLARIN ARTIK SURİYE'Yİ TEHDİT OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇMELERİ LAZIM''
Irak ve Türkiye arasındaki ikili ilişkinin gidişatından bahseden Fidan, ''Suriye’de 8 Aralık’ta ortaya çıkan yeni durumdan itibaren biz bölge ülkeleri olarak bir araya geldik biliyorsunuz. Ürdün, Türkiye, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, hepimiz bir araya geldik. Çeşitli toplantılar yaptık. Ve dedik ki, ‘Biz yeni yönetime nasıl bir mesaj iletelim? Ne bekliyoruz, ortak beklentimiz nedir? Buna bir karar verelim’. Ortak beklentilerimizi alt alta yazdık, bunlar 4-5 tane madde. Daha sonra gittik, Sayın Ahmed Şara ve arkadaşlarına dedik ki ‘Biz bölge ülkeleri olarak senden bunu bekliyoruz’. Sayın Şara bu konuda tereddüt etmeden evet dedi ve bugüne kadar bizim gördüğümüz, delillendirdiğimiz konu da bu sözlerin arkasında durulduğuna yönelik. Şimdi Irak’la Suriye arasında, özellikle yeni yönetim arasında, yakın tarihten kaynaklanan bazı sorunlar var. Benim gördüğüm gerek Sayın Şara gerek Sayın Sudani büyük bir olgunluk göstererek bu sorunları geride bırakıp iki sorumlu devlet adamı olarak Irak ve Suriye için nasıl daha bütünleşik bir gelecek ortaya konabilir, ona bakmak lazım. Ben, Sayın Şara’nın herhangi bir tehdit oluşturmadığını ve buna yönelik bir niyeti olmadığını görüyorum. Aynı şekilde Irak’taki grupların da artık Suriye’yi bir tehdit olarak görmekten vazgeçmeleri lazım” diye konuştu.
''İSRAİL'İN SURİYE'DE İZLEDİĞİ POLİTİKA PROVOKASYON POLİTİKASI''
Fidan, İsrail-Suriye ilişkilerinden söz ederek “İsrail'in Suriye'de şu anda izlediği politika bir provokasyon politikası. Kendi güvenliğine de hizmet eden bir politika değil açıkçası, stratejik ve güvenlik değerlendirmesiyle söylüyorum. Bence İsrail kendisiyle ilgili bir güvenlik sorunu algılıyorsa, bir devletin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağımsız saygı duyacak şekilde bununla ilgili parametreleri söylemeli. Ben burada açıkçası Arap kardeşlerimizin ciddi eleştiriler getirdiğini, itirazlar getirdiğini görüyorum. Bu konuda açıkçası ben onların da hassasiyetini takdirle karşılıyorum. Özellikle Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır bu konuda çok ciddi tepkiler ortaya koyuyorlar. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri. Burada ortaya konacak tepki önemli, fakat şöyle bir şey var. Daha büyük tepkiyi biz Gazze’de ortaya koyduk. Daha büyük tepkiyi Mescid-i Aksa ve Batı Şeria’yla ilgili koyduk. İsrail bu tepkileri dinlemiyor” dedi.
Öte yandan Fidan, Irak’tan gelecek enerjiyi almaya hazır olunduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
Kalkınma Yolu Projesi, biliyorsunuz, önemli bir proje. Çok vizyoner bir proje. Biz bunu destekliyoruz. Cumhurbaşkanımız da bunu çok destekliyor. Kalkınma Yolu Projesiyle ortaya gelecek enerji konuları var. Muhtemel boru hatları inşası var. Şu anda biz biliyorsunuz Irak'ın kuzeyindeki petrol ve gaz yataklarını ancak dünya marketlerine taşıyabiliyoruz. Güneyindekiler Türkiye üzerinden pek gitmiyor Avrupa'ya. Güneydekiler gemiyle başka yerlere gidiyor. Aslında güneydeki petrol yatakları da boru hatları üzerinden, Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlanabilirse, Irak'a çok büyük bir market ve pazar açılacak. Bu bir. İkincisi, Irak'ta hem Kürt bölgesinde hem diğer bölgelerde şu anda hala yeterince kullanılmamış, yatırım yapılmamış gaz yatakları var. Temiz enerji kaynağı olarak gaz şu anda çok moda olan bir enerji kaynağı. Buna yatırım yapmak aslında gerekiyor. Irak'ta mevcut istikrar hakim oldukça ben buraya uluslararası yatırımcıların gelip yatırım yapacağını düşünüyorum. Irak'ın potansiyeli yüksek. Türkiye bu konularda iki şey yapmaya hazır. Birincisi, Irak'taki bu enerji kaynaklarına hem yatırım yapmaya hem de oradaki kaynaklara pazar olmaya hazırız biz. Biliyorsunuz yani, biz dışarıdan almak zorundayız. Enerjimizin yaklaşık yüzde 90'ını, yani petrol ve gaz olarak söylüyorum. Şimdi biz de Karadeniz'de bulduk, işte Doğu Güneydoğu'da çıkan petrolümüz var çok şükür. Ama bu bizim ancak ihtiyacımızın yüzde 10'unu karşılıyor. Irak'tan gelecek enerjiyi biz almaya hazırız. Alıyoruz da. İkincisi, Irak'ın Türkiye topraklarını kullanarak uluslararası pazarlara göndermek istediği enerji, petrol olur, doğal gaz olur. Bunları da göndermeye hazırız. Şu anda mevcut bir boru hattı var biliyorsunuz. Bu boru hattı halihazırda çalışmıyor. Erbil ile Bağdat arasında şu anda bağlanması gereken bir anlaşma var. Musul-Ceyhan boru hattını, biliyorsunuz, bu halihazırda çalışmıyor. Yaklaşık 1,5 yıldır çalışmıyor. Boru hattı aslında Irak'a da büyük maddi gelir kaybı getiriyor. İnşallah bunu çözerler.