Beşiktaş Teknik Direktörü Ole Gunnar Solskjaer, hafta sonu oynanacak olan Galatasaray derbisi öncesi dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
İşte Ole Gunnar Solskjaer'in açıklamaları;
BEŞİKTAŞ TARAFTARLARI TUTKULU
Futbol herkes için ortak bir dil ve farklı ülkelerden oyuncular arasında birçok benzerlik görebiliyorsunuz. Türk oyuncular, Brezilyalılar, Arjantinliler, Norveçliler… Hepsinde büyük bir tutku var. Ve tabii ki Beşiktaş’ta da aynı şeyi hissediyoruz. Benim için buraya gelmek, çalışma temposu, sıkı çalışma, doğru şekilde oynama, saygı ve onur gibi önemli unsurları beraberinde getirdi. Ama ilk izlenimim şu oldu: Türk insanı, özellikle de Beşiktaş taraftarları, kulüple inanılmaz derecede bağlı ve tutkulu.
GÜÇLÜ, İRİ VE ATLETİK OYUNCULAR VAR
Bir problemimiz var diyemem… Tabii ki modern futbol fiziksel güce dayanıyor. Yüksek tempo, hız çok önemli. Açıkçası bu konuda oldukça etkilendim. Gerçekten güçlü, iri ve atletik oyuncular var. Eğer lig seviyelerini karşılaştırırsanız, örneğin Norveç ya da Danimarka ligleriyle, orada daha genç oyuncular oynuyor. İsveç’te de benzer bir durum var. Ama burada daha olgun oyuncular var, 27, 28, 29, 30 yaşlarında. Diğer ligler daha gelişim odaklı, burada ise fiziksel olarak daha güçlü ve deneyimli oyuncular var.
BEŞİKTAŞ’IN REKABETÇİ OLMASINI SAĞLAMAK
Twente’ye kaybettik, Galatasaray AZ Alkmaar’a yenildi, Rangers Fenerbahçe’yi yendi. Bu biraz bizim için bir uyarı oldu. Seviyemizi yükseltmemiz gerektiğini gösterdi. Ben buradayım çünkü öncelikle
Beşiktaş’a yardım etmek istiyorum ama aynı zamanda Türk futbolunu da tanıtmak ve olumlu bir katkı sağlamak istiyorum.
Türk futboluna her zaman büyük saygı duydum. Daha önce Manchester United ile buraya geldiğimde de gördüm; burada oynamak her zaman inanılmaz zor. Taraftarların tutkusu, stat atmosferi ve takımların rekabetçi yapısı nedeniyle burası gerçekten rakip olarak oynaması zor bir yer. Benim görevim, Beşiktaş’ın fiziksel olarak rekabetçi olmasını sağlamak. Ligin seviyesini biraz daha yukarı çıkarmamız gerekiyor.
FARKLI BİR BAKIŞ AÇISIYLA İLERLİYORUZ
Kulüp için çok önemli bir adım atıldı ve yeni bir scout ekibi oluşturuldu. Tabii ki geçmişte de oyuncu transferleri için belirli yöntemler vardı, ancak artık başkanla birlikte farklı bir bakış açısıyla ilerliyoruz. Hangi tür oyunculara odaklanmamız gerektiğini belirliyoruz. Bu doğrultuda, başkan da bu yeni düşünce yapısına uygun birini arıyordu, yani farklı türde oyuncular keşfetmek, Beşiktaş’a gelecekte katkı sağlayabileceğini bildiğimiz veya umduğumuz isimleri katmak, buraya gelip, gelişip, bizim için çok çok iyi oyuncu haline gelebilecek veya en üst seviyeye ulaşıp Avrupa’nın büyük kulüplerine transfer olabilecek futbolcular bulmak. Veya bizim Avrupa’da zirveye çıkmamız, çünkü hedefimiz Avrupa’da zirveye oynamak ve tekrar kupalar için mücadele etmek olmalı. Bu süreç çok iyi başladı. Ede her hafta en az bir kez burada oluyor, oyuncular hakkında konuşuyoruz, antrenmanları izliyor ve böylece canlı bir şekilde takımın kalitesini ve ihtiyaçlarını görebiliyor.
BOŞA HARCAYACAK PARAMIZ YOK
Her gün mümkün olduğunca sıkı çalışıyoruz ve olabildiğince doğru kararlar almaya odaklanıyoruz. Boşa harcayacak paramız yok. Finansal durumun mükemmel olmadığını biliyoruz, bu yüzden akıllı hareket etmeliyiz. Her taşın altına bakmalı, parayı en verimli şekilde nereye harcayabileceğimizi belirlemeliyiz. Bu yüzden transfer süreci ve oyuncu seçimi çok titiz olmalı.
Sonrasında scout ekibinin önerileriyle birlikte başkan ve ben bir araya geliyoruz, her şeyi masaya yatırıyoruz. Ve nihayetinde karar finansal durumumuza bağlı oluyor. İyi mi, kötü mü bir karar olur, bunu değerlendiriyoruz. Doğru kararlar vermemiz gerekiyor. Sahip olmadığımız parayı harcayamayız ve akıllı yatırımlar yapmalıyız.
TAKTİKSEL DEĞİŞİM
Üstümüzdeki takımlara yavaş yavaş yaklaşmamız lazım ve bu da ligde derbi haricindeki maçlarda daha iyi olmaktan geçer. Derbilerin kendi havası olur, Galatasaray, Fenerbahçe ve bizim aramızdaki maçlarda özellikle, ama diğer tüm maçları çıkıp kupa finali gibi oynamamız lazım.
HERKES HATA YAPABİLİR
Örneğin, biri penaltı kaçırırsa ona bağırmanın bir anlamı yok çünkü kimse penaltı kaçırmak istemez. Yani kendisinden çok şey öğrendim. Taktiksel anlamda da çok şey öğrendim. İnsanlar genellikle onun adam yönetimi hakkında konuşur ama bence oyuncularına en verimli olabilecekleri ve fark yaratabilecekleri pozisyonu bulma konusunda harikaydı. Umarım ben de ondan biraz olsun öğrenebilmişimdir.
CANAVAR GİBİ ANTRENMAN YAPARSAN, CANAVAR GİBİ OYNARSIN
Eğer bir canavar gibi antrenman yaparsan, sahada da bir canavar gibi oynarsın. Ben de ‘Tamam, şu an oynamıyorum ama gerçekten çok sıkı çalışmalıyım çünkü hazır olmalıyım’ diye düşündüm. Çünkü futbolda kestirme yollar yoktur, sana hiçbir şey altın tepside sunulmaz. Evet, doğuştan gelen bir yeteneğin olabilir ama onunla ne yaptığın daha önemlidir. O yeteneği en üst seviyeye çıkarmak için her gün fazladan çalışmalısın. Eğer oynamıyorsan, bu bir sonraki gün daha diri ve daha iyi idman yapman gerektiği anlamına gelir. Eğer ilk 11’de değilsen, ‘Tamam, oyuna girdiğimde hazır olacağım.’ diye düşünmelisin. Ben de sahada olmadığım zaman rakipler yoruldu, ben şimdi oyuna giriyorum, 30 dakikam var ve onlara problem çıkaracağım’ diye düşünürdüm. İşte oyuncularımızın da bu mentaliteye sahip olmasını istiyoruz.
BASKI BİR AYRICALIKTIR
Manchester United, yüksek baskı altında hissettiğiniz bir kulüp. Tabii ki yüksek baskılı bir iş, beklentiler çok yüksek. Şimdi, Manchester United’dan sonra, buraya geldiğimde de baskıyı hissediyorum. Burası da büyük bir kulüp ve büyük bir baskı hissettiriyor, ama buna hazırım çünkü Manchester United sana bunu öğretir. Eğer o ortamda yaşayabilirsen, her şeyi başarabilirsin. Ayrıca buraya geldiğimde de söyledim, ‘Baskı bir ayrıcalıktır’ diye düşünüyorum. Bunu daha önce de söyledim, baskıyı seviyorum.
FUTBOLUN ÖZÜ
‘Cristiano ile ilgili bir şeyler geliyor’ Cristiano aramıza döndü ve Newcastle’a karşı geri dönüş maçındaki atmosfer, Old Trafford’da yaşadığım en iyi atmosferlerden biriydi. O ve Scott McTominay’nin iki golüyle Manchester City’yi 2-0 yendiğimiz maç, iki inanılmaz geceydi. Taraftarlar, sanırım o günleri hayatlarının sonuna kadar hatırlayacaklar ve işte futbolun özü de bu.