MERT SAYAN – HABER MERKEZİ
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından, bölgedeki gelişmelere dair dikkat çekici mesajlar verdi. Trump, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rolüne vurgu yaparak, İsrail-Türkiye ilişkilerinde olası bir dengeleme sürecine işaret etti. Özellikle Suriye’deki stratejik gelişmelerin, Türkiye’nin bölgede üstlendiği rolün ve İsrail’in güvenlik kaygılarının önemine dikkat çekildi.
Samimi Haber’e konuşan Uluslararası Strateji Uzmanı Mesut Şöhret, ABD Başkanı Donald Trump’ın dün İsrail Başbakanı Netanyahu ile buluşmasının ardından basına konuşmasıyla önemli bir mesaj verdiğini belirtti. Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkından yaptığı açıklamaları değerlendiren Şöhret; “Trump’ın ben iki tarafla da görüşebiliyorum, iki tarafla da iletişim kurabiliyorum” diyerek bir anlamda arabuluculuk rolüne işaret ettiğini vurguladı.
Şöhret, Trump’ın burada çok ince bir detay üzerinden önemli bir hamle yaptığını belirtti. Şöhret, Trump’ın Netanyahu’ya ‘makul olması gerektiği’ mesajını verdiğini vurguladı ve bu noktada makul istekler sunulması halinde kendisinin aracı olabileceğini ifade ettiğini dikkat çekti. Şöhret’e göre Trump’ın ‘Ben sizi barıştırabilirim’ demeye getirdiğini ancak, özellikle İsrail tarafının makul taleplerde bulunmasının gerekliliğine altını çizdi.
“CUMHURBAŞKANI’NIN HAKKINI VERDİ”
Şöhret, Trump’ın ikinci bir mesaj vermek istediğini ifade etti ve dikkat çekici bir noktaya değindiğini belirtti. Trump’ın özellikle Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı’nın rolüne vurgu yaptığını dile getiren Şöhret, Trump’ın, ‘2000 yıldır başarılamayan şeyi gerçekleştirdiğini, Suriye’nin kontrolünü ele geçirdi’ şeklindeki açıklamasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğine işaret ettiğininin altını çizdi.
Ayrıca, Şöhret’e göre Trump, Erdoğan’la yakın ilişkiler içinde olduğunu, kendisine saygı duyduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kendisine saygı duyduğunu belirterek bu ilişkiyi öne çıkardı. Şöhret, bu ifadelerle Trump’ın, tabiri caizse Erdoğan’ın hakkını teslim ettiğini ve onun bölgesel etkisini takdir ettiğini dikkat çekerek değerlendirdi.
“NETANYAHU TÜRKİYE’Yİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR”
Şöhret, Netanyahu’nun Suriye’deki mevcut durumu kendisi için bir tehdit olarak gördüğünü belirtti. Şöhret, Netanyahu’nun bu algısının, Lübnan’ı zayıflatması ve Gazze’de devam eden savaşın ardından komşusu olarak bir tek Suriye’nin kalmasından kaynaklandığını vurguladı. Ayrıca, Suriye’de Ahmet Eş-Şera liderliğindeki geçici yönetimin belirsizliğinin, Netanyahu tarafından bir varoluşsal tehdit olarak algılandığını altını çizen Şöhret; “Netanyahu, Suriye’deki yeni yönetim ve güçlerin kendisi için risk oluşturmasını istemiyor” dedi.
Şöhret, bu bağlamda Türkiye’nin son dönemde Suriye’de, özellikle İsrail sınırına yakın stratejik noktalarda üs kurma hamlelerinin Netanyahu’yu endişelendirdiğini dikkat çekti. Netanyahu’nun, Türkiye’nin bu üslerle kendisini tehdit edebilecek bir mesafede olmasını istemediğini ve ‘Acaba bana bir tehdit gelir mi, gelirse bu Türkiye üzerinden mi olur?’ diye düşündüğünü ifade eden Şöhret, diğer yandan Netanyahu’nun dünkü konuşmasında ‘Türkiye ile çatışma istemiyoruz, iyi geçinmek istiyoruz’ açıklamasını olumlu bir durum olarak değerlendirdi.
Şöhret, bu söylemlerin hem İsrail hem de Türkiye açısından olumlu bir tablo sunduğunu, Trump’ın devreye girerek Türkiye ile İsrail’i askeri müşterekler etrafında buluşturmaya çalıştığı izleniminin oluştuğunu vurguladı. Ancak, bu durumun, Netanyahu’nun Türkiye’ye yönelik endişelerini yumuşatma ve ilişkileri bir noktada dengeleme çabası olarak görülebileceğine dikkat çekti.
“TRUMP’IN GÜMRÜK KARARLARI DA ETKİLEDİ”
Uluslararası Strateji Uzmanı Mesut Şöhret, bu gelişmelerin her ne kadar olumlu bir tablo sunsa da konjonktürel değişimlerin ya da beklenmedik bir olayın, bu havayı her an tersine çevirebileceğine dikkat çekti. Şöhret, özellikle son dönemde Trump’ın başlattığı tarife savaşlarının da bu süreçte etkili olduğunu belirtti ve mevcut durumun oldukça kaygan bir zemin üzerinde ilerlediğini vurgulayarak; “Her an her şeyin olabileceği bir dönemdeyiz. Bu belirsizlik nedeniyle kesin konuşmamız mümkün değil. Bu noktada politikaların da bu hassas dengeler gözetilerek şekillendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.