Kayak Merkezi Kartalkaya'da bulunan Grand Kartal Hotel'de 21 Ocak'ta gece saatlerinde çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetmişti. Olayın ardından başlatılan soruşturma kapsamında 41 şüpheli gözaltına alındı, 28’i tutuklanmıştı. 

Yangında yakınlarını kaybedenler bugün ''başka canımız yok'' yazılı tişörtlerle olayın yaşandığı otelin önüne geldi. Kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını taşıyan grup, otelin önüne karanfiller bıraktı. 

Devlet Bahçeli Diyarbakır'ı ziyaret edebilir Devlet Bahçeli Diyarbakır'ı ziyaret edebilir

''ASLA İÇİMİZ SOĞUMAYACAK''

Yangında annesi Ömür Kotan'ı kaybeden Zeynep Kotan, 21 Ocak tarihinin yüreklerinde derin yara olarak kalacak bir tarih olduğunu belirterek, "Ancak başkalarının sorumsuzluğu sonucu insan eliyle gerçekleşen bu olayda 36'sı çocuk olmak üzere 78 canımızın hala yasını tutmaya başlayamadık. Ne zamanki güvenli yaşam güvenli gelecek hakkı mücadelesini kazanacağız, işte o gün yasımızı tutmaya başlayacağız. Asla içimiz soğumayacak. Bu acının tarifi yok. Renklerimizi soldurdular, tıpkı arkamızda gördüğünüz bu otel gibi karanlıkta yaşıyoruz. Ama yine de en acısı o gece kaybettiklerimiz, aslında hayatta kalabilir hala yanımızda olabilirdi. Bunu düşünmeden geçirdiğimiz bir günümüz bile yok. Onlar, ihmalin değil, göz göre göre işlenmiş bir cinayetin kurbanı oldular” dedi.

''BU BİR İHMAL DEĞİL, KASITTI''

Felakette çocukları Nehir Sarıtaş, Doruk Karataş ve eşi Yılmaz Karataş'ı kaybeden Duygu Can Sarıtaş ise yangının bir cinayet olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

Siz hiç mucize eseri hayatta kalan birinin yaşadığından utandığını gördünüz mü? Çok sevdiğiniz birini teşhis etmek için beklerken bu değil diye utanarak sevinmeyi yaşadınız mı? Koklamaya doyamadığınız çiçeğinizden size kalan son hatıranın bir is kokusu olduğunu ve onunla yasamak zorunda kalmanın ne kadar acı olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Yangın başladığında sevdiklerimiz en savunmasız hallerindeydi. Kimisi uykusunda yakalandı ve hiç uyanmadı. Kimisi kaçmaya çalıştı ama yollarının kapalı olduğunu gördü. Duman her yeri sararken nefes almak için bir pencere aradılar, yangın merdivenine ulaşmaya çalıştılar ama bulamadılar. Bu bir ihmal değil, kasıttı. Eğer onlar insansa, ben insan değilim. Onlar anne ise ben anne değilim. Onlar evlatsa, ben evlat değilim. Bu bir felaket değil, bu bir katliamdı.

Eşi Ceren ve kızı Lalin yangında ölen Rıfat Doğan ise "Bizlere büyük acıyı yaşatanlar mutlaka yargı önünde hesap vereceklerdir. Buna canıgönülden inanmak istiyoruz. Unutmayalım ki adalet sadece mahkeme salonlarında değil, vicdanlarda da yer bulur. Sessizlik, bazen en ağır suç ortaklığıdır. Biz susmadık, susmuyoruz çünkü kaybettiklerimizin ardından boynumuzu büküp oturmak değil, onların adını yaşatmak, sesini duyurmak, hayallerini tamamlamak istiyoruz. Artık sadece kendi evlatlarımız, eşlerimiz, ailelerimiz için değil bu topraklarda yaşayan her çocuk, her anne, her baba için buradayız. Çünkü biliyoruz ki bu acının hesabı sorulmazsa, bir gün başka bir aile daha aynı karanlığa uyanacak” diye konuştu.

Konuşmaların ardından yangında ölenler için balonların gökyüzüne bırakılmasıyla anma programı sona erdi.