CHP 21. Olağanüstü Kurultayı Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde "İrade milletindir" sloganıyla toplandı.
CHP'nin kayıtlı 1368 kurultay delegesi bulunuyor. Delegeler kurultayda, Genel Başkan başta olmak üzere, 60 Parti Meclisi (PM) ve 15 Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) üyesi için seçim yapacak.
Delegeler, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu'nu kurultay başkanı seçti.
Kurultaya Özgür Özel tek aday olarak girecek. Berhan Şimşek yeterli imzayı toplayamazken, Ümit Uysal da daha önce adaylıktan çekilmişti.
“MİLYONLARCA VATANDAŞIMIZIN GELECEK HAYALLERİNİ SAVUNMAK İÇİN BURADAYIZ”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultayda konuşma yaptı.
Özel açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bu kurultay yapılamasın diye kumpası boşa çıkarıp, Arena Salonu'na cevap süresini bekletip kurultay ilanını boşa çıkarmaya çalışıp, hesapları boşa çıkarıp, 81 ilden 973 ilçeden buraya gelip tertemiz iradelerini lekelemeye çalışan kumpasçılara karşı CHP'nin tarihini, bugününü, yarınını, iradesini ve geleceğe yönelik olarak bu ülkenin teminatı olduğu gerçekliğini gösteren arkadaşlarım, hoşgeldiniz.
Yarım asırdır iktidar yüzü görmese de partiyi omuzlayan, taşıyan, aynı yolu yürümekten onur duyduğum örgütüme hoşgeldiniz. Milletin kendisiyle milletle ittifak yapan, Türkiye ittifakına inananlara, Türkiye'nin bütün demokratlarına merhaba. 19 Mart darbesine direnmek için sokaklara inen on milyonlara, hukuksuzca hapiste tutulan Ahmet Özer'e, Rıza Akpolat'a, Alaattin Köselere, Resul Emrah Şahan'a, Mehmet Murat Çalık'a, belediye meclis üyelerimize, Çiğdem Mater'e, Osman Kavala'ya, Tayfun Kahraman'a, Can Atalay'a, tüm siyasilere, genel başkanlara, eş genel başkanlara ve İBB'nin seçilmiş başkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir sonraki Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na merhaba.
Ekrem Başkan İstanbul'un iradesini yasak tanımayan, engel tanımayan, kendi geleceklerine umut olan genç kardeşlerime, hapishanelerde tutulan genç kardeşlerime, annelerine babalarına merhaba.
Atatürk'ün partisine, Türkiye'nin bir sonraki Cumhurbaşkanı'na yönelik sivil darbe girişimine direndiğimiz günlerde olağanüstü kurultayımızı yapıyoruz. Partimize kayyum atama planını bertaraf etmek, CHP'nin ne demek olduğunu göstermek için buradayız. 1,9 milyona ulaşan üyelerimizin, milyonlarca vatandaşımızın gelecek hayallerini savunmak için buradayız.
CHP kurucu bir partidir. Kısa zamanda büyük bir kalkınmayı başaran, pek çok insan hakkını yurttaşlarına tanıyan partidir. İstese tek parti olarak devam edecekken, çok partili demokratik rejimi inşa eden partidir.
Demokrasiye inancımız sonsuzdur. Millet karar vermiş, partimiz 47 yıl tek başına iktidar olamamıştır. AK Parti 23 yıldır yönetme yetkisi almıştır. Kimin demokrat kimin olmadığına, kaybettiğine ne yaptığına bakarak karar verilir. Biz bugün kazandığında nasıl davranan, kaybettiğinde nasıl davranan anlayışı mahkûm etmek için buradayız.
“GENÇLER İÇİN BURADAYIZ”
Tam 1 yıl önceki seçim gecesi, bazılarınızın yanından, partimize ulaşan tüm yolların insan seli olduğu, ışıkların coşkuyla yandığı o akşam, pek çoğunuz televizyondan yaptığımız konuşmayı dinlediniz. Birlik ve beraberliğe sahip çıkacağımızı, kucaklaşmayı sağlayacağımızı, tevazunun kazandığını, bu sonuçların bir görev olarak seçmenin bize açtığı kredi olarak gördüğümüzü söylemiştim. Kafasında bavullarını toplayıp gitmeye karar veren gençler bizi beklemeye geçtiklerini söylemiştim, işte o gençler için buradayız.
Belediye başkanlarımız aslanlar gibi çalıştılar. Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birisinde görev sosyal belediyeciliği öne çıkaran başkanlarımıza düşmüştü. O başkanlar kent lokantaları, kreşler açtılar, veresiye defterindeki borçları sildirdiler, yoksul ailelerin çocuklarına burs verdiler, sosyal yardım götürdüler. İlk 6 aylık performansları sonucu yüzde 38 ile seçilen belediye başkanlarımızın yüzde 49'a yükseldiğini gördük. O günden sonra artık CHP'nin belediyecilik üzerinden halkla kurduğu temasın, şefkatli sıcak elin, kapsayıcı dilin CHP'yi emin adımlarla iktidara taşıdığını biz de gördük, onlar da gördü.
Karşımızda muhataplarımız, ülkeyi yönetme yetkisini elinde bulunduranlar ne yaptı? İktidar partisi ilk kez kaybettiği seçimlerden sonra kaybetme sınavından geçemediğini dünyaya göstermiştir. Bizimle hizmetle yarışacak cesaretleri yoktu. Onun yerine kamu gücünü rakiplerine karşı kullanarak hem belediyelerimizi hem muhalefeti sindirme gayrertine giriştiler. Yeni kavgalar yaratarak koltukta kalabileceklerini zannettiler. Asgari ücretlilere, emeklilere haklarını vermek yerine gelir adaletsizliğini derinleştirdiler. Demokrasiyi tren gibi görenler, yenildikleri seçimden sonra o trenden inmeyi tercih ettiler. Arkasında millet desteği bulunmayan, despot bir rejimi kurmak için adımları sistematik olarak atmaya başladılar. Yaşadığımız Saraçhane sürecinden önce yapılan tüm anketlerin mart ayı ortalamasında CHP bugün de Türkiye'nin birinci partisi.
“MİLLETİN DESTEĞİNİ BİR ZERRE KAZANAMADILAR”
İlk olarak Temmuz 2024'te AK Partili belediyelerin ödemediği SGK borçalarını faiziyle tek seferde tahsil etme hazırlığına girdiler. Ardından yoksul ailelerin evlatlarının burslarına, kreşlere, belediyeleri silkeleyin diyerek sosyal belediyecilik hizmetlerini durdurmaya giriştiler. Milletin desteğini bir zerre kazanamadılar.
Bu kez Türkiye'nin geleceğine ihaneti, bir başsavcı ile başlattılar. Adaleti kirletmesi için mahkeme mahkeme gezdirilen özel görevli bir yargı aparatıyla muhalefet eden kim varsa boynunu vurmaya, sindirmeye çalıştılar. Siyasetçilerden akademisyene, sanatçılardan barolara kadar bir hukuksuzluk dalgası başlatarak toplumun dikkatli seçilmiş, tüm kesimlerini sindirebilecek operasyonlarla, tutuklamalar yaparak, cadı avı başlatarak Gezi benzeri toplanma, gösteri yapma gibi işleri devlet tarafından cezalandırılacağı hissi yaratacak özel operasyonlar yaptılar. RTÜK'ü de TRT'yi de alet ettiler. Muhalefet etmeyi suç teşkil ettiler.
5 davada ayrı aynı siyasi yasak ve 25 yıl hapis istediler. Bu saldırılara karşı onların istediği gibi millet ya susacaktı, sinecekti, geri çekilecek ve korkacaktı ya da millet bu darbeye direnecekti. Millet fakru zaruret içindeyken kimden enerji aldıysa döndü ona baktı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisine baktı. Susmak, sinmek yerine ayağa kalkmaya karar verdik.
CHP artık bu iktidarın bu millete vereceği hiçbir şey olmadığını, milletin erken seçimi olan talebini erken seçimin adayı da erken belirlenir diyerek yola çıktık. Tüm üyelerle ön seçim yapma taahhüdümüzü yerine getirdik. Üye sayımızı 1,9 milyona ulaştığını ifade etmek isterim. 2019'da İstanbul seçimini iptal ettikleri gibi 6 sene sonra bir iftar sofrasında 31 yıl önce alınan diplomayı iptal etmeye, 19 Mart'ta sahurda Ekrem İmamoğlu ve arkdaşlarına operasyon yaptılar. Ön seçim günü milletin önüne sandığı koyduğumuzda İmamoğlu'nu hakim karşısına çıkardılar. Adeta gizlimiz saklımız yok, hedefimiz belli, sonuç almak için gözümüzü karartığımız mesajını verdiler.
Onlar adayı Vatan Emniyet'e götürdüklerinde, sandık artık bu darbe girişimine direnmek isteyen tüm demokratların sandığıdır diyerek dayanışma sandığına davet ettik. Örgütümüz inanılmaz bir ayağa kalkışla yüzde 96 katılımla geldiler, seçtiler ve tarihe geçtiler. Bu örgüt sadece kendisi gelip seçip tarihe geçmedi.
Ön seçim motivasyonu, 19 Mart darbe girişiminin olduğu gün, bir sonraki Cumhurbaşkanı adayımız, Saraçhane'ye kayyum atamak olduğunu gördük. O an İstanbul'da neredeyse sokağa çıkmak yasaklandı. Toplanma, yürümek yasaklandı. Verdiğimiz karar Saraçhane'ye gitmek oldu. Saraçhane'ye koşan milyonlarla darbe girişimini geri püskürttük.
Bugün Türkiye'de yine milletin çözeceği bir denge durumu mevcut. Cuntacılar, bir önceki seçimin sonuçlarından dolayı sarayda, bakanlıklarda, devlet dairelerine hapsedilmiş bir cunta olarak durmaktadır. Sokaklar ve meydanlar halkındır, milletindir, bizimle birliktedir. O cunta bugün Ekrem Başkanımız başta, arkadaşlarımızı cezaevinde esir tutmaktadır. Türkiye'yi bir cunta yönetmektedir. Tayyip Erdoğan bir cunta başkanına dönüşmüştür. Artık meşruiyeti yoktur. Sokaktan, sandıktan ve milletten korkmaktadır. Bu salondaki irade Türkiye'yi cuntacıdan kurtaracak iradedir. Millet bu ülkenin gerçek sahibidir.
Darbe aceleye gelmiş, hazırlıksız yakalanmış, iftiralara delil uyduramadan yaptığı işlerle rezil rüsva olmuştur.”